29 Şubat 2012 Çarşamba

SHAQTIN’ A FOOL: ALL-STAR

 Shaqtin' a Fool All-Star haftasıyla karşınızdayız. Hemen hareketleri değerlendirelim. İlk hareket Sprint All-Star Celebrity maçından Kevin Hart'a ait. bizlere mükemmel bir top kontrolü ardından sürüşü ve nihayetinde turnikenin inceliklerini gösterdiği kesin(!) Sonra ki kahkahaları zaten neden hakettiği de belli oluyor değil mi? İkincisinde eleştirilen kısım maskot şakaları benim çok ilgimi çekmedi açıkçası. Ve bu listenin müdavimlerinden! JOHN WALL! Üçüncü harekete baktığımızda potaya smaç vurmak yetmemiş olacak ki ağzının içine de bir deneme yapmaya çalışmış. Gerçekten üzücü. Keza dördüncü ve beşinci hareketimiz aynı gecenin ürünleri ve ben canlı izlerken ikisinin de bu listede olacağına kesin kesin inanıyordum. Nitekim de öyle oldu. John Wall yetenek yarışmasında geçmesi gereken süreyi aştığını görünce yani bir sonraki tur adına bir ümidinin kalmadığını anlayınca "Abi nasıl olsa All-Star'dayız eğlenelim." mantığıyla düşünmüş olacak ki işin show kısmına kaçmak istedi ama kesinlikle eline yüzüne bulaştırdığı bir gerçek ki yapmaya çalıştığı hareket de çok kolay açıkçası ama olmayınca olmuyor değil mi? Yine Chase Budinger'ı ben canlı izlerken o sargıda bir sıkıntı olduğunu açıkçası farketmiştim. Ya aşırı şanslı olacaktı o ters smacı bir yerini yarmadan vurabilmek için ya da en kötü ihtimalle sargının alt kısmından çizgileri görüp yine şansının da yardımıyla vuracaktı smacı. Nitekim ikisi de olmadı ve az çok bir şeyler görmüş sanki Chase abimiz. Hareket sonundaki yüz ifadesi "Ne kadar zorlandım be huh!" şeklinde olsa da.. Yemezler Chase!
 Ben şahsi oyumu kesinlikle John Wall'ın show denemesini eline yüzüne bulaştırmasına yani üçüncü harekete veriyorum. Adam çılgın ne yapacaksınız yani?

https://twitter.com/#!/dogancelep

NBA'de Bugün - 28.12.2012


Timberwolves 109 - Clippers 97

All-Star arasından sonra ilk maçlar dün başladı. Gecenin en çekişmeli geçmesini beklediğimiz maçı son dakikalara kadar skor olarak dengede gitti. Özellikle K.Love 3.çeyrek sonunda sakatlanarak oyundan çıkınca herkes Clippers'in avantaj sağladığını düşünmüştü. Ama işte bu anlardan sonra bu sezon sahneye hiç çıkmadığı için eleştirdiğimiz, yıldız olma yolunda ilerlerken bu sezon ilk 5'te kendine yer bulamadığını söylediğimiz isim çıktı karşımıza. Michael Beasley 29 dakika süre aldığı maçta 3-3 üç sayılık isabet 11-15 saha içi isabet ile 27 sayı 5 ribaund ile oynadı. Ona yardımcı olan isim ise kariyer rekoruna imza atan çaylak Derrick Williams oldu. 27 sayı 5 ribaund ile takımının deplasmanda kritik bir galibiyete imza atmasını sağladı. Clippers cephesinde ise 30 sayı 7 ribaund ile oynayan B.Griffin ve 27 sayıyla oynayan C.Paul'un çabaları galibeyete yeterli olmadı.

Jazz 96 - Kings 103

Son ana kadar çekişme içinde geçen mücadelede G.Hayward'ın 18 saniye kala attığı 3 sayılık atış girmeyince Jazz, son 14 maçtaki 11. mağlubiyetini almış oldu. Kings cephesinde 22 sayı 18 ribaund ile çok iyi bir maç çıkaran D.Cousins yıldızlaşırken, M.Thornton 21, I.Thomas 18 sayı ile oynadı. Kings tarafında ilk 5 çıkan bütün oyuncuların çift haneli sayılara ulaşması ise dikkat çekiciydi. Jazz cephesinde ise D.Harris uzun bir aranın ardından 18 sayı 7 asist ile iyi bir performans sergilerken mağlubiyete engel olamadı. Temsilcimiz Enes Kanter ise 17 dakika sahada kaldığı maçta 4 sayı 6 ribaund ile oynadı.

Nets 93 - Mavericks 92

Nets dün gece kimsenin hiç beklemediği bir sonuca imza attı. Yavaş yavaş kendini toparlayan Mavericks'i deplasmanda mağlup ettiler. Tabii ki bunda B.Lopez'in sakatlıktan döndükten sonra en iyi maçını oynamasının da etkisi büyüktü. 38 sayı 6 ribaund ile oynayan B.Lopez'in yanı sıra D.Williams 12 sayı 12 asistle galibiyetin mimarı oldu. Mavericks cephesinde ise son top J.Kidd'in elinde patlayınca sahadan yenilgiyle ayrıldı. D.Nowitzki 24 sayı 10 ribaund ve B.Haywood 18 sayı 10 ribaund ile bu sezon en üretken maçını geçirmesine rağmen, kazanan taraf Nets oldu.

Raptors 85 - Rockets 88

Rockets, K.Lowry önderliğinde üst üste 4. galibiyetine imza atarak Batı'da yükselişini sürdürüyor. 4-4 üç sayılık isabeti ile 26 sayı 5 asist ile oynayan K.Lowry dışında L.Scola'da 15 sayı 10 ribaund ile karşılaşmayı tamamladı. Raptors'ta ise D.DeRozan 17 sayı, J.Johnson ise 16 sayı 8 ribaund ile oynadı.

Wizards 118 - Bucks 119

2. çeyrekte farkın bir ara 22 sayıya kadar çıktığı mücadelede Wizars muhteşem bir geri dönüş ile maça ortak olmayı bildi. Ama Bucks cephesinde son günlerin formda ismi Ersan İlyasova son sözü söyledi. Son hucuma 1 sayı geride giren Bucks, B.Jennings'in karçırdığı şut sonrası bitime 2,2 saniye kala Ersan İlyasova'nın tiplemesiyle maçı kazandı. Temsilcimiz 13 sayı 11 ribaund ile maçın kahramanı olurken,28 sayı ile oynayan M.Dunleavy maçın en skorer ismi oldu. Bucks'ta 7 oyuncunun çift haneli rakamlara ulaşması dikkat çekti. Wizards'ta ise T.Booker 20 sayı 11 ribaund J.Wall ise 19 sayı 15 asist ile oynadı.

Hornets 95 - Bulls 99

Dün gecenin renkli maçlarından biri de Hornets - Bulls arasında oynandı. Sürekli bir takımın seriler yakaladığı maçta en son Bulls 8-0'lık seri ile maçı kazanmasını bildi.Üst üste 3. galibiyetini alan Bulls cephesinde D.Rose 32 sayı 9 asist ile yıldızlaşırken, J.Noah 15 sayı 16 ribaund aldı. Temsilcimiz Ömer Aşık 8 dakika süre aldığı mücadelede 3 sayı 3 ribaund ile karşılaşmayı tamamladı. Hornets tarafında ise C.Kaman 17 sayı 11 ribaund, T.Ariza 16 sayı 8 ribaund 4 asist ile mücadeleyi tamamladı.

76ers 97 - Pistons 68

Gecenin en rahat maçlarından biriydi 76ers - Pistons maçı. 76ers doğuda ilk 4'teki yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor ve bunun için böyle maçlarda fire vermemesi gerekir. 76ers'te T.Young 20 sayı 8 ribaund ile oynarken, Pistons cephesinde ayakta kalan tek isim olarak göze çarpan G.Monroe'nun 20 sayı 8 ribaund'luk performansı Pistons'in üst üste 3. mağlubiyetine engel olamadı.

Warriors 72 - Pacers 102

Pacers'ta gecenin kolay galibiyete ulaşan takımlarından birisiydi. İlk 5 oyuncularının tamamının çift haneli sayılara ulaştığı Pacers'ta D.Granger 25 sayı, P.George'da 11 sayı 9 ribaund 5 asist 4 top çalma ile Pacers'in üst üste 5. galibiyeti almasına yardımcı oldu. Warriors'ta ise M.Ellis ve B.Rush'in 14 sayısı mağlubiyete engel olamadı.

Celtics 86 - Cavaliers 83

Celtics'te kötü gidişe Cavaliers deplasmanında dur dedi. R.Rondo'nun sayı üretemediği maçta R.Allen 22 sayı K.Garnett 18 sayı 8 ribaund ile oynadı. Cavaliers cephesinde K.Irving 24 sayı ile oynarken, ilk beş çıkan temsilcimiz Semih Erden 20 dakika sahada kaldı ve 4 sayı 6 ribaund ile oynadı.

Eurolegue Top 16 - 6. Hafta Programı





29 Şubat Çarşamba
Unics - Panathinaikos                         19.30
EA7 Armani - Fenerbahçe Ülker        19.30       (NTVSPOR)
Zalgiris Kaunas - Cantu                      19.45
Barcelona - Maccabi                          21.45

1 Mart Perşembe
Anadolu Efes - CSKA                       19.45       (NTVSPOR)
Olympiacos - Galatasaray                  21.45       (NTVSPOR)
Unicaja - Bilbao                                 21.45
Sinea - Real Madrid                           21.45

28 Şubat 2012 Salı

Washington Wizards Sezon Ortası Değerlendirmesi.

Washington Wizards takım olarak hücum olarak 94.4 ile Nba'de 29.sırada bulunuyor.
Savunmada ise 104.1 olarak 26.sırada yer alıyor.
Wizards hızlı ve oyunu durmayan bir görüntü sergiliyor,ancak savunma konusunda biraz ruhlarının canlanması gerekiyor.
John Wall %41'le oynarken heyecan veren bir basketbol oynuyor.Öte yandan JaVale McGee yeteneklerinin farkında değil aynı zamanda bir diğer oyuncuları Andrey Blatche' te öyle çok disiplinsiz    konumdalar.Bunlardan bahsederken Rashard Lewis'ten bahsetmeden olmaz neyinden bahsedelim bilemedim ama 22 milyon dolarlık kontratı dururken başka birşeyden konuşmak olmaz diyorum ve devam ediyorum.
Savunmada JaVale McGee gibi blok tehditi yüksek bir oyuncu olmasına karşın pozisyon hatalarını hala bir çaylak gibi çok yapıyor

Washington bu sezonun en kötü performans gösteren takımları arasında yer alıyor.Kesinlikle önemli potansiyelli oyuncuları var ama bu gösterdikleri performansla kendi seyircisinide üzüyorlar.

John Wall  ve JaVale McGee  gibi önemli oyuncularının kendine gelmesi lazım aksi takdirde playoff'suz bir sezonu geride bırakacaklar.
                                                         

Bir şampiyonun yüreğini asla hafife almayın

Hemen hemen her NBA oyuncusunun kariyerinde dönüm noktaları ve onları hafızalara kazıyacak bazı hikayeler vardır. İşte Brandon Roy da boyle bir kariyere sahip. 1984 doğumlu Roy liseyi bitirdikten sonra 2002 draftına kayıt yaptırıyor. Fakat bir süre sonra draftdan çekilme kararı alıp üniversiteye başlıyor. Aldığı bu karar onun oyununa çok büyük katkıda bulunuyor.2006 draftına katılan Roy bir Avrupalı gibi basketbol bilgisi üst düzey,her zaman rakibine gore oynayan, şutu ve pas yeteneği çok iyi olan bır oyuncu oluyor. Ve bu sayede 6.sıradan Minnesota Timberwolves tarafından draft ediliyor. Seçilir seçilmez o sene bir alt sıradan Portland Trail Blazers tarafından draft edilen Randy Foye karşılığında takas ediliyor. 



NBA’de ilk senesinde(2006-2007) yılın çaylağı seçilen Roy toplamda 57 maça çıkıp ortalama 35 dakika sahada kalarak 16.8 sayı ,4.4 ribaunt , 4 asist istatistikleriyle oynayarak daha ilk senesinden çok büyük bir oyuncu olacağının sinyallerini vermeye başlamıştı. Roy oynadığı her maç oyununu bır adım daha ileri taşıyor ve asla geri adım atmıyordu. Bunun karşılığını ikinci senesınde (2008)All-Star seçilerek alıyor. O kadar kolay bir şey değildi 2.yılında All-Star seçilmek. Bundan önce bunu başaran oyuncuların büyük bır çoğunluğu superstar seviyesine gelmışti. Artık herkes Roy’un ilerleyen zamanlarda çok büyük bir oyuncu olucağına inanıyordu.Ve o çıktığı ilk All-Star maçında 18 sayı 9 ribaunt ile oynamıştı. O  sezon(2007-2008) 74 maca cıkıp 19.1 sayı , 4.7 ribaunt , 5.8 asist istatistikleriyle oynadı.Bir sonraki sezonda çıkışını sürdüren Roy hızla NBA basamaklarını tırmanıyordu. 3.senesinde çok daha çarpıcı maçlar çıkarmaya başlayan Roy 18 aralık 2008 Phoenix maçında 52 sayı ,5 ribaunt, 6 asistle oynayarak hem takımına maçı kazandırdı hem de kariyer sayı rekorunu kırdı.*


22.6 sayı, 4.7 ribaunt, 5.1 asist ortalamalarıyla  oynadığı 3.sezonunda(2008-2009)  tekrar (2009) All-Star seçildi. NBA’de ki ilk 3 senesi her basketbolcunun hayal edip çoğunun kolay kolay ulaşamayacağı başarılarla dolu olan Roy’un hikayesi aslında buradan sonra başlıyor. ilk 3 senesinde 2 kere All-Star seçilen ve mükemmel istatistiklere sahip olan Roy’un başarılarıyla zıt orantılı bir egosu vardı. Hiçbir zaman kendini ön plana çıkarmaya calışmayan bu adam sadece oyununa odaklandı. Kariyerinin en güzel günlerini yaşıyordu artık. Kobe Bryant onun hakkında ‘karşılıklı oynadığım en iyi oyunculardan biri’ diyordu. Bir çok sakatlık sorunu yaşayan takımını tek başına sırtlayan Roy  superstar  olmanın gerekliliklerini birer birer yerine getırıyordu ki olan oldu ve sakatlandı.



Meniskus yırtığı teşhisi konmustu ve ameliyat olması gerekiyordu. Her ne kadar kendisi takımını playofflarda yalnız bırakmamak için ameliyatını ertelemek istese de takımı onu riske etmeyıp ameliyat olması yönünde karar almıştı. 4-6 hafta oynamayacağı söyleniyordu. Bir diğer deyişle sezonu kapatmıştı. Roy olmadan takımının playofflarda bir üst turu görme şansı büyük oranda azalmıştı. 16 Nisan 2010 da ameliyat olan bu adam sezonu kapattığı söylenirken bir mucizeye imza atarak sadece 8 gün sonra 24 Nisan 2010 Phoenıx Suns – Portland Trail Blazers maçında parkelere geri döndü. Takımı seride 2-1 gerideydi ve bu maç onlar için çok önemliydi. Belki çok iyi oynayamadı bu maçta ama onemli olan nasıl oynadığı,kac sayı attığı değildi. Yaşadığı sakatlık ve gecırdığı ameliyattan sonra böylesine çabuk bir dönüşü kimse beklemiyordu. Çok büyük bir cesaret örneği göstermişti. Topun eline değdiği  her an seyircı takımını daha coşkulu destekledi boyle olunca takımda daha  cesur oynadı ve Portland maçı 96-87 kazandı.Maalesef bu galibiyet Portlanda yetmedi. Sonraki iki maçı kaybederek playofflara veda ettiler. Tek tesellileri ise Roy’un sağlıklı bir şekilde parkelere erkenden dönüş yapmış olmasıydı.

 Bir  sonraki sezon üstün performansını devam ettiren Roy ameliyat olduktan 7 ay sonra tekrardan sakatlandı. Bu sefer durum çok daha ciddiydi. İki dizinden de ameliyat olması gerekiyordu ama doktorlar yeniden ameliyat olmasının bır yararı olmıycağını iki menisküsünde de kıkırdak dokunun kalmadığını söylüyorlardı. Roy artık kariyerini fiziksel mücadeleden kaçan bir ceza şutörü olarak sürdürmek zorunda kalacaktı. Bir daha All-Star seçilemeyecek,takımını sırtlayıp büyük başarılara imza atamayacaktı. Yaklaşık 2 aylık bir aradan sonra tekrar parkelere dönen Roy artık eskisi kadar süre alamıyordu. Takımı sezonu 6.sırada bitirip playoff  ilk turunda Dallas Mavericksle eşleşmişti. Portland ilk iki maçı kaybederken Roy ikinci maçta sadece 8 dakika süre almış ve çok büyük hayal kırıklığına uğramıştı. Artık koçu Nate Mcmillan da ondan ümidini kesmişti. Daha bıri sene onceye kadar takımın yıldızıyken şimdi bir playoff maçında sadece 8 dakika süre alabiliyordu. Azınlıktaki bir kesım bu durumu eleştirse de çoğu kişi Nate Mcmillana hak verıyordu. Brandon Roy artık eski performansından çok uzakda bir oyuncuydu. Eskisi gibi çok top kullanması,çok süre alması beklenemezdi.


Ama o asla bunu kabullenmemişti. Tüm yaşadıklarına rağmen koçuyla arasını duzeltip işini yapmaya devam etti ve Dallas serisinin 4.maçında tarihi bir geri donüşe imza attı. Takımı 3.çeyreğin son 1 dakikasına 67- 44 geride girerken Roy’un adeta tek başına takımı sırtlamasıyla maçı 84-82 kazandı ve seride durumu 2-2 ye getirdi. Roy 16 sı son çeyrekte olmak üzere bu maçda 24 sayıyla oynadı. Muazzam bir performans sergilemişti.Bu maç onun için çok önemliydi. Kimse ona inanmıyor, eskiden yapabildiklerini bir daha asla yapamıyacağını düsünüyorlardı. Ama o her zaman büyük bir oyuncu olacağının sinyallerini vermiş, bir efsanenin doğuşuna tanık olacağımızı bize hissettirmişti. Fakat dizleri Roy’u yarıda bıraktı. İki dizinden birden ameliyat oldu ve henüz yapabileceklerini yapamadan, potansiyelini gercekleştiremeden oyuna bench’den giren, şuta dayalı oyun oynayan bir oyuncu olmuştu. Onun zirve yaptığı zamanları izlemeyen birisi için sıradan bir oyuncu gibi gözüküyordu artık. Dallas serisinin 2. maçından sonra koçunu eleştiriyor ve daha fazla oynamalıyım diyordu. O boyle dedikçe Nba yorumcuları Roy İle dalga geçiyor, bir şey yapamadığın, eskisi gibi oynamadığın için oynamıyorsun oynamayı da bekleme diyorlardı. Ama Roy oynadığı bu maçla bütün bunlara verebilceği en güzel cevabı vermişti. Attığı her basketle adeta bakın ben sadece sakatlandım ama hala büyük bir oyuncuyum diyordu. Roy oynadığı bu maç ile artık tarihe geçmişti. Belki bir daha asla böyle oynayamacaktı ama o büyük bir oyuncu olduğunu bir kez daha tüm dünyaya göstermişti.Nitekim oynayamadı da. Takımı seriyi 4-2 kaybettı ve yine playofflara ilk turdan veda etti. Ve Roy 10 Aralık 2011 de artık dizlerinin daha fazla dayanamayacağını söyleyerek emeklilik kararını açıkladı. Burda bile çok büyük bir fedakarlık örneği göstermişti. Eğer bu kararını 1 ay daha geç açıklasaydı takımı ona oynamadığı halde kontratında yazan para miktarını ödemek zorunda kalacaktı. Onun kadar yetenekli bir oyuncu için çok kısa bir kariyer olmuştu bu. Daha imza atacağı çok başarı vardı ama dizleri buna izin vermedi. Evet şimdi ben ve benım gibi Brandon Roy  hayranı olan insanların tek beklentisi onu tekrardan bu oyunun içinde görmek. Ama coach olarak ama oyuncu olarak. O bir gün geri dönecek.Geri dönecek ve efsane olacak.




 

28 Şubat Programı


29 Şubat Çarşamba 02.00 / Boston Celtics - Cleveland Cavaliers
29 Şubat Çarşamba 02.00 / Golden State Warriors - Indiana Pacers
29 Şubat Çarşamba 02.30 / Philadelphia 76ers - Detroit Pistons
29 Şubat Çarşamba 03.00 / New Orleans Hornets - Chicago Bulls
29 Şubat Çarşamba 03.00 / Washington Wizards - Milwaukee Bucks
29 Şubat Çarşamba 03.00 / Toronto Raptors - Houston Rockets
29 Şubat Çarşamba 03.30 / New Jersey Nets - Dallas Mavericks
29 Şubat Çarşamba 05.00 /Utah Jazz - Sacramento Kings
29 Şubat Çarşamba 05.30 (CNN Türk) / Minnesota Timberwolves - Los Angeles Clippers

All-Star arasından sonra ligin ikinci bölümü bu gece oynanacak maçlar ile start alacak. Zayıf programda gecenin en dikkat çekici maçı olarak gözüken mücadele Timberwolves-Clippers arasında gerçekleşecek gibi. Diğer maçların çoğunda hep bir tarafın diğerine göre ağır bastığını söyleyebiliriz. Tabii ki ilginç sonuçlar çıkacaktır gecenin sonunda. Ligin kısa olmasından dolayı her galibiyetin playoff sıralaması için önemli olduğunun altını çizmek gerekir. Lig atmosferini özleyenler için 05.30'da Timberwolves-Clippers maçı Cnn Türk ekranlarında olacak. İyi seyirler dilerim.

27 Şubat 2012 Pazartesi

Atlanta Hawks Sezon Ortası Değerlendirmesi

Atlanta Hawks takım olarak hücumda 101.2 ile Nba de 13.sırada bulunuyor.Savunmada ise 97.1 ile 6.sırada.
Josh Smith fiziksel ve mental olarak oldukça hazır durumda gözüküyor.Smith'in oynadığı oyun All-Star seviyesinde.Marvin Williams maç başına yaklaşık 10 sayıyla oynamasına karşın ilk 5 başlayan kısa forvetler için normalin altında.
Joe Johnson yine All-Star oldu ve değeri yine mükemmele yakın bir şekilde olacaktır.Jeff Teague Atlanta için önemli bir kuvvet haline gelirken gerçek bir oyun kurucu mu ? sorusu hala kesinlik kazanmış değil gibi gözüküyor.
Atlanta Hawks'ın az sayı yiyen takımların arasında olmasının en önemli nedenlerinden biri belki de Joe Johnson'ın önemli bir adam adama savunmacı oluşu ve Josh Smith'in kalabalık yerlerde iyi bir blokçu oluşu diyebiliriz.
Rick Sund Jamal Crawford'ın kaybını en aza indirebilmek için takıma ucuz takviyeler yaptı.Sund T-mac,Ivan Johnson,Willie Green,Kirk Hinrich gibi oyuncularla alkışı hakediyor.
Larry Drwe geçen sezon ki playoff'lar dan beri sessiz.Orlando'yu geçen Atlanta Bulls'la çekişmeli bir seri geçirdiler ve şimdi Horford'tan yardım almadan iyi konumdalar.Beklenenden çok daha iyi hatta.
Son olarak genel değerlendirme yapacak olursak Atlanta'nın kötüye gitmesi için önemli sebepleri olsada zayıf olan Doğu Konferansında Al Horford'suz Ocak ayını iyi idare ettiler.Joe Johnson,Josh Smith ve Jeff Teague takım için önemli sorumluluklar alıyorlar ve takımın iyi gitmesini sağlıyorlar.

Miami Heat Sezon Ortası Değerlendirmesi.


Takım olarak istatislik lerden başlayalım ilk olarak.Heat hücumda 107.1 le 1.sırada bulunuyor.Savunma da ise 5.sıradalar.Lebron Mvp düzeyinde oynuyor Wade bu sezon savunma konusunda ve özellikle blok olarak çok geliştirmiş kendisini.C.Bosh All-Star seçildi.Bu konuda sıkıntıları yok gözüküyor.
            Pivot ve alçak post konusunda kafada soru işaretleri var Joel Antony ve Eddy Curry ? Chalmers konusunda ise  tam oyun kurucu olmasada takıma bu sezon iyi katkılar veriyor.Heat in en büyük özelliklerinden birisi pas yollarını çok iyi kapatması.Bunu Nba de çok az takım yapabiliyor ve bu savunma onların daha iyi oynamasını sağlıyor.
Çaylak Norris Cole şutlarını sokmaya başladığı zaman Miami için X-factor rolüne geçiyor.Öte yandan Shain Battier,Haslem ve Mike Miller rollerini iyi benimsemiş durumdalar.Miller'ın 3 lük isabeti %51 civarında.
Spoelstra takımı büyük katkılar verdi özellikle savunma konusunda takımı iyi hazırlıyor.Yerini biraz olsun garantilemiş durumda.
Genel olarak Lebron James Miami'yi gösterdiği bu performansla yukarıya taşıyor ve onun gösterdiği bu performans takımının daha az darbe almasını sağlıyor.Miami'yi şu ana kadar Bulls'tan başka tehdit eden bir takım olmadı.Şampiyonluk adayları daha yavaş yavaş kağıda dökülüyor ilerleyen zamanlarda özellikle playoff larda neler olacak hep birlikte göreceğiz.Wade bakalım  kendisini  playoff lara saklayabilecekmi ? 

Kuzeybatı Grubu Sezon Ortası Değerlendirmesi



Nba'de bu sene en çekişmeli grup olarak göze çarpan kuzeybatı grubunda Thunder, Blazers, Nuggets, Timberwolves ve Jazz takımlarının son durumları ve playoff şanslarını değerlendireceğiz. Şu an grupta playoff şansı kalmayan takım yok. Şu anda grubun en kötü durumundaki takımlar Timberwolves playoff potasına sadece 1 maç Jazz ise sadece 2 maç uzaklıkta. Bu ne zamana kadar devam eder bilinmez ama bu grup şu ana kadar en heyecan verici basketbolun oynandığı grup olarak göze çarpıyor.

İlk olarak Nba birinciliğini Heat ile paylaşan batı birincisi Thunder ile başlayalım. Thunder için söylenecek çok fazla şey var aslında. Öncelikle Scott Brooks konusuna değinmek istiyorum. Bazen yaptığı hamleler gerçekten maçı çevirirken bazen öyle şeyler yapıyor ki anlamak zor gerçekten kendisini. Neyse ki bu sene R.Westbrook ve K.Durant'in yanına yardımcı olarak J.Harden eklendi. Şu ana kadar bu üçlünün her maç ortalama 68 sayı attığını düşünürsek, bunlardan birinin sakatlandığını veya geçen sene playoff'ta olduğu gibi (R.Westbrook) birinin çok kötü performans gösterdiği kritik maçlarda herhangi bir B planı yok takımın. Normal sezonda bir şekilde böyle yıldızlarla maç kazanabiliyorsun. Playofflarda yine kazanabilirsin. Ama tökezlersen, bu sefer yine tecrübesizliğe bağlar mı herkes bilemem orasını.Çünkü elinde çok değerli ve her sene üzerine yeni bir şeyler ekleyen K.Durant gibi bir yıldızın var. Şu anda Thunder'ın en çok ribaund alan adamı K.Durant ise bu takımda birşeylerin yanlış gittiğini görmemiz için yeterli zaten. R.Westbrook ise geçen senelere nazaran daha çok skor yükünü çekip takımı oynatma rolünü tamamen arka plana itti. R.Westbrook'un asist sayılarındaki azalış ve kullandığı şut sayısındaki artış, geçen senelere nazaran Thunder'ın oyun setlerinde de çok büyük farklılıklar yarattı.Kendrick Perkins'in kilo verdikten sonra bir türlü eski formunu yakalayamaması pota altında da takımı zaman zaman sıkıntılara sokuyor. Bütün bu olumsuz yönlere rağmen şu anda batı'da lider olan bir takımdan bahsediyoruz. Çok büyük bir aksilik olmazsa ben sezon sonunda da lider bitireceklerini düşünüyorum. Ama benim bütün bu yazdıklarım ve Thunder'ı sıkıntıya sokacak süreç aslında konferans yarı finali konferans finali ve tabii ki yükselirlerse Nba finalinde başlarını ağrıtabilir.

Buradan geçelim şu anda batının 8. sırasında yer alan Portland Trail Blazers'a. Blazers için sorunlar belki de sezon başlamadan kendini gösterdi. Brandon Roy'un emeklilik kararı alması takımda bir lider boşluğu oluşturdu. Takım kadrosuna bir baktığımızda bu sene daha üstte olmasını beklediğim bir takımdı Portland. Ama şu ana kadar olan bölümde çoğu oyuncu potansiyellerinin biraz altında kaldı. Tabii ki bunda sakatlıkların etkisi de çok büyük oldu. L.Aldridge her yıl kendini biraz daha geliştiriyor. Gerald Wallace,Wesley Matthews,R.Felton ise şu ana kadar beklenen performansın altında kalan isimler. Özellikle guard pozisyonunda ciddi sıkıntı yaşayan Blazers'ta R.Felton bir türlü Nate McMillan'ın güvenini kazanamadı.J.Crawford gibi nerde ne yapacağı belli olmayan bir adamla, kötü bir sezon geçiren W.Matthews'da eklenince bunlara kısa sıkıntısı oldukça baş gösterdi. Özellikle G-Wall ve Marcus Camby'nin varlığı savunma direncini arttırıyor. Blazers'ın playoff potasından kopmayacağını ve zor da olsa playoff'a gireceğini düşünenlerdenim. Ama tabii ki playofflarda işleri oldukça zor.


Şu anda Blazers'ın bir sıra gerisinde olan Denver Nuggets'a geçebiliriz. Sezona çok hızlı başlayan ve batı'da ilk dörtte kendine yer bulan Nuggets, son 13 maçta aldıkları 10 yenilgi ile bir anda playoff dışında buldu kendisini. Geçen sezon Melo takasından sonra takımın çok iyi olduğunu ve bu sene önlerinin açık olduğunu düşünürken sezon içinde yaşanan şanssız sakatlıklar George Karl'ı bir hayli zor duruma soktu. Sezon başında ayrılan J.R.Smith,W.Chandler ve K.Martin'in eksikliği sezon içinde fazlasıyla hissedildi. Sezon içinde yaşanan D.Gallinari sakatlığı da bunların üstüne tuz biber ekti adeta. Melo gittiğinden beri zor anlarda sorumluluk alacak oyuncu eksikliği çeken Nuggets'da bu eksiği şu anda kapatacak bir oyuncu gözükmüyor. Ty Lawson ve Al Harrington bu sene takımı ayakta tutan isimler olarak göze çarpıyor. Her oyuncudan skor katkısını almayı bilen, göze hoş gelen basketbolu oynamaya çalışan Denver, eğer sakatlıklardan kurtulursa playoff görmesini beklediğim takımlardan.

Bu sene iddiasız takım kimliğinden sıyrılan Timberwolves şu anda playoff hayalleri kurmaya başladı bile. Adelman geldikten sonra büyük bir çıkış gösteren ve özellikle son maçta Jazz’a karşı son saniye basketi ile alınan galibiyet, Timberwolves’u yukarıya bir adım daha yaklaştırmış durumda.Kevin Love bu sene inanılmaz bir sezon geçiriyor.R.Rubio’nun gelişiyle birlikte skor yükünü adeta tek başına sırtlamaya başladı.R.Rubio ise sezon başındaki uçuk performansını ne kadar düşürmüş olsa da şu anda takımı iyi yönetiyor.M.Beasley şu anda takımda en büyük hayal kırıklığı yaratan oyunculardan biri belki de.Geçen seneye kadar yıldız olma yolunda ilerlerken bir anda ilk 5’te kendine yer bulamamaya başladı ve kötü oyununu sürdürmeye devam ediyor. Bir paragraf da N.Pekovic’e açmak istiyorum. Elinizde bu kadar iyi bir pivot var iken bunu sezonun ortasına doğru keşfedip oynatmaya başlamanız bana göre başta Coach olmak üzere Timberwolves takımının en büyük hatalarından biri oldu. Oynamaya başladıktan sonra hem K.Love daha rahatladı hem takımdaki skor opsiyonu arttı. Adelman takımda yapılanmaya giderek bir iki sezon içerisinde sürekli playoff potasında olan bir takım yaratmaya çalışıyor.Belki hedef bu sezon değil ama eğer ciddi bir düşüş yaşamazlarsa orayı zorlayacakları kesin.

Gelelim Timberwolves’un bir alt basamağındaki Utah Jazz’a. Bu arada Batı’da Portland,Denver,Minnesota ve Utah şu anda 8-9-10-11. olarak arka arkaya sıralanmaktalar. Sezona müthiş bir başlangıç yapan ve herkesi şaşırtarak bir anda batı’da 2. Sıraya kadar yükselen Jazz sonrasında ise serbest düşüşe geçti. Sezon öncesi kimsenin şans vermediği hatta ligde en kötü 5 takım arasına soktukları Jazz, buna çok iyi bir başlangıçla cevap vermişti.Kimse aslında maçları nasıl kazandıklarını anlamıyordu.Pota altında her takıma karşı ezici bir üstünlük kuran, buna karşın guard pozisyonunda ise her takıma karşı sürklase olan bir takım izliyorduk. Bu takımın öyle gitmeyeceği belliydi ve beklenen de oldu. Üst üste gelen deplasman maçları takımı bir anda alt sıralara doğru itti.Geçen sezonun ortalarından beri sürekli kötüye giden ve en sonunda benim de nereye gideceğini merak ettiğim bir D.Harris, artık süresini doldurduğuna inandığım her Lakers maçında Kobe ile kavga etmekten başka bir işe yaramayan R.Bell ve hiçbir zaman bu seviyelerde oynayabileceğine inanmadığım bir E.Watson ile bu takımın hiçbir zaman iyi bir yerlere geleceğine inanmayanlardanım.A.Jefferson ve P.Milsap ne kadar üst düzey oynamaya çalışırsa çalışsın, bu takımın son 13 maçta 10 mağlubiyet almasına engel olamadı. J.Sloan gittikten sonra savunma sertliği düşen ve sürekli D.Williams gibi bir oyuncunun eksikliğini çeken Jazz’ın, kadro derinliği oluşturmadan eski günlerine dönmesi oldukça zor görünüyor.

Magic CEO'su Alex Martins: "Howard'ı Lakers'a Takas Etmeyeceğiz"

All-Star Haftasonu organizasyonu boyunca konuşulan en ciddi takas dedikodusu Orlando Magic'in pivotu Dwight Howard'la ilgiliydi.
En son konuşulan takas dedikodusu ise Dwight Howard, Jameer Nelson ve Hidayet Türkoğlu'nun Lakers'a; Pau Gasol ve Andrew Bynum'ın da Magic'e gideceği yönündeydi. Daha sonra bu takımlara Raptors'ın da eklenebileceği, böylelikle Calderon'un da Magic'in yolunu tutabileceği söylendi.

Magic CEO'su Alex Martins ise bu dedikodunun sadece dedikodudan ibaret olduğunu söyledi. Martins, Magic olarak Howard'la 1 Mart'ta ya da bu tarihin öncesinde, free-agent olunca neler yapacağını konuşacaklarını söyledi. Magic ise böylelikle durumunu belli etmiş oldu.

Takım Dwight Howard'la uzun süreli kontrat yapmak istiyor, ancak görünen o ki takaslara da sıcak bakıyor.

2012 NBA ALL-STAR

  

    2012 NBA All-Star macinda bati karmasi dogu karmasini 152-149 yendi. Orlando'da oynanan macta Kevin Durant 36 sayı,7 ribaunt ve 3 asistlik bir performansla MVP secildi. Batı Karmasında diğer skorer oyuncular 22 sayı, 7 ribaunt, 3 asistle oynayan Blake Griffin, 21 sayı 5 ribauntla oynayan Russell Westbrook ve Doğu potasına 17 sayı bırakan Kevin Love oldu.


Kobe Bryant 27 sayı, 1 ribaunt 1 asistlik    performansla All Star maçlarında toplam 271 sayıya  ulaşarak, Michael Jordan'ın 262 sayılık rekorunu kırmayı başardı. Bryant, All Star da 14. kez forma giyerek bu alandaki rekoru da Jerry West, Karl Malone ve Shaquille O'Neal ile paylaştı.

Doğu Karmasında ise en skorer isim 36 sayı, 6 ribaunt ve 7 asistle oynayan Miami Heat'in yıldızı LeBron James oldu. James'in takım arkadaşı Dwyane Wade de 24 sayı, 10 ribaunt ve 10 asistle oynayarak Michael Jordan ve Kobe Bryant'tan sonra bir "All Star" maçında "triple-double" yapan 3. oyuncu unvanını kazandı. Doğu Karmasında Deron Williams 20 sayı, 4 asistle oynarken, Carmelo Anthony rakip potaya 19 sayı bıraktı.

Gelelim macin icindeki ince detaylara;dogu karmasinin maci surekli geriden takip etmesinin en buyuk sebebi kesinlikle Dwight Howard di. Mac boyunca simarik hareketleriyle dikkat ceken Howard savunmada pota altini bos birakarak batinin isini cok kolay hale getirdi. Hucumda da 4 tane ucluk deneyerek maci ne kadar ciddiye aldigini herkese gostermis oldu. Bu hareketleri kimileri tarafindan sempatik bulunurken kimileri tarafindanda cok elestirildi. Bati karmasinda da en cok dikkat ceken seylerden birisi Scott Brooks'un kendi ogrencisi olan Kevin Durant'i MVP olmasi icin cok fazla sahada tutmasiydi.

Macin son periyoduna kadar oyun disiplini adina sahada cok fazla sey goremesek de son periyot iki takimda ciddi bir oyun ortaya koydu. Son periyodda bati karmasina karsi buyuk bir ribaunt ustunlugu kuran dogu karmasi 12 sayi geriden gelerek maca ortak oldu. Bu konuda bati karmasi kocu Scott Brooks'un tercih ettigi kisa 5 cok elestiri aldi.Dogu karmasi bitime 37 saniye kala aradaki fark 1'e indirdi ve son 30 saniyede önce Carmelo Anthony sonra Deron Williams ile kullandığı 3 sayılık atışlarda isabet bulamadı. Son 8 saniyeye 151-149 Batı Karması üstünlüğüyle girildi. Doğu Karmasının son hücumunda LeBron James top kaybı yaptı ve yapılan taktik faulun ardından karşılaşma 152-149 Batı Karmasının galibiyetiyle sonuçlandı.



                                         All-Star Minimovie
                                                     


                                         Gecenin en guzel 10 hareketi


Beklenen Son: Efes'te Sarıca Dönemi Sona Erdi!

 An itibariyle Anadolu Efes'te Ufuk Sarıca dönemi sona ermiş oldu ve yerine sezon sonuna dek Yunanistan Milli Takımı Başantrenörü Ilias Zouros getirildi. Açıkçası sene başında yapılan yorumları çok iyi hatırlıyorum ki bunlara ben de katılıyordum: "Anadolu Efes bu kadrosuyla Final 4'u zorlar." Şimdiki duruma bakıyorum da Avrupa'da kendisine hiç yakışmayan bir basketbol oynayan ki bence kadrosu iyi bir koç ile Final 4'u zorlayacak bir ekipken Top 16 eşleşmelerinde elenmesi oldukça şaşırtıcıydı. Kadroya baktığımızda Sasha Vujacic, Dusko Savanovic, Stanko Barac, (sene başındaki kısımda) Ersan İlyasova, Kerem Tunçeri, Tarence Kinsey gibi üst düzey oyuncuların bulunduğunu da belirtelim. Tabi Euroleague'e erken havlu atmanın suçlusunu çok uzaklarda aramaya gerek yok.. Özellikle Maccabi deplasmanında oynatılan basketbol ve sonrasında alınan 96-57'lik ezici bir yenilgi Anadolu Efes gibi korkulan ve yenilmesi zor bir ekibe hiç yakışmamıştı. Burada ben suçu oyuncularda değil onları idare edemeyen, bir tek mola dönüşünde bile toparlanmış bir basketbol oynatamayan Ufuk Sarıca'da buluyorum suçu. Top 8 grubunda CSKA dışında Olympiakos'tan ve Galatasaray Medical Park'tan çok daha iyi bir kadroya sahip olmasına ve CSKA'nın ardından ikinci bitireceğini düşündüğümüz takım şu ana kadar 5 maçta 4 yenilgi yanısıra sadece 1 galibiyet alarak sonunculuğu garantilemiş durumda. Top 16 grubundaki maçlarda da kendi evindeki 65-67'lik yenilgiyle sonuçlanan Olympiakos maçına dikkat çekmek istiyorum ki o maçın son hücumunu özellikle izleyin. Takımın nasıl başı boş olduğunu Ufuk Sarıca'nın adam gibi bir oyun çizemeyerek, umutlarımızı Lafeyette'in el üstü şutuna bağlamış olması gerçekten hayal kırıklığına uğratmıştı bizi. Keza Beko Basketbol Ligi'nde son olarak deplasmanda Banvit'e 95-86 yenilerek sonunu hazırlamış oldu Ufuk Sarıca. Ben şahsen böyle bir kadroya Ufuk Sarıca'nın getirilmesini şaşkınlık ile karşılamıştım sene başında ve şaşkınlığım boşa değildi diye düşünüyorum şu anki duruma bakarsak..

https://twitter.com/#!/dogancelep

Smaç Yarışması Galibi Jeremy Evans!

 2012 NBA All-Star etkinlikleri smaç yarışması galibi Utah Jazz'in kısa forveti Jeremy Evans oldu. Bu sene geçen senelerden farklı olarak yeni bir format denendi. Oyunculara üçer smaç yaptırıldı, elenme olayı kaldırıldı ve bu smaçlar sonucunda Amerika'dan SMS yoluyla, tüm dünyadakiler ise twitter hesaplarından "#SpriteSlam PLAYER NAME" şeklinde yazarak oylamaya katılıp birinciyi seçtiler. Yine diğer senelerden farklı olarak efsaneler artık oylama yapmıyordu ki bu beni üzen kısımlardan biri. Onları orada görmek her sene biz ekranı başındakileri mutlu ediyor keza "A MJ kaç puan verecek acaba bu smaca?" tarzında merak da ettirmiyor değildi. Bu kadar eleştirmeme rağmen ben de olsun ya çekip oylamamı yaptım twitter üzerinden o ayrı.



 Yarışmanın hikayesine geçelim öyleyse. Yarışma Houston Rockets'tan Chase Budinger, Minnesota Timberwolves'tan Derrick Williams, (benim favorim olan) Indiana Pacers'tan Paul George ve Utah Jazz'dan Jeremy Evans arasında geçti. İlk turda Chase Budinger'ın yanına bir baktığımızda Puff Diddy'i görünce herhalde sadece üzerinden sıçrayacak dedik ve üzüldük açıkçası. Ama bir baktık ki pası veren de Puff Diddy'i olunca (ve belirtmek isterim hiç de kolay bir pas değildi) oldukça keyifli bir giriş izlemiş olduk. Favorim olan Paul George Roy Hibbert (2.17 cm) gibi bir devin üzerinden ve uzak sayılabilecek bir mesafeden sıçrayarak harika bir smaç izletti bizlere. Aslında önce Dahntay Jones'a verdirecekti pası ama Roy Hibbert tarafından tamamen kamufle edilmesinden dolayı mı desek sanki Paul George o topu göremedi ki bir türlü o kombinasyonu sağlayamadılar (ama tek de olsa harika bir smaç izlettiği kesin bizlere). Jeremy Evans ise açıkçası bizleri ilk turda hayal kırıklığına uğratarak öncelikle kafasına bir kamera koyup klasik topu pota önünde sektirip ters smacı bastı (uyaralım o top düzgün bile sekmedi ve o kameradan hiç de güzel görüntüler çıkmadı). Derrick Williams'a sıra geldiğinde motor ile içeri girişi show açısından oldukça iyiydi. Yaptığı smaç ise motor üzerinden düz-değirmendi sadece. Herhangi bir maçta görebileceğimiz türdendi. İkinci smaçlara gelindiğinde Budinger uzak bir mesafeden sıçrayarak değirmeni yolladı. Jeremy Evans ise bu sefer bir sandalyeye Gordon Hayward'ı oturttu ve eline iki top verdi. Biz imkansız naraları atarken Hayward'ın üzerinden süzülen Evans iki topu birden smaçlayarak resmen feleğimizin şaşmasına sebep oldu desek yeridir. Paul George sahneye fosforlu bir formayla girerek tüm salonun ışıklarını kapattırdı. Show amacıyla en iyi düşünülen olaydı bu bir kesinlik. Lakin elindeki top da görülse yaptığı "Vince Carter smacı" o karanlıkta muazzam bir show izletecekti bizlere. Sıradaki isim Derrick Williams takım arkadaşı Ricky Rubio'ya pası verdi sağ dipten aynı anda hareket etmeye başladılar. Rubio topu potanın kenarına çarptırdı ve Williams havada 360 derece dönerek fevkalade bir smaçla bizleri ayağa kaldırdı. Son turda ise Chase Budinger gözlerine ip bağlayarak ters bir smaç yollarken gözlerimize inanamadık (ben açıkçası çok inanmadım o göz bandının alt kısmı yeri görecek 
kadar açıktı ve oradaki çizgilerden ipucu almış olma olasığını baya yüksek ama yine de hiç kolay bir smaç olmadığı kesin). Jeremy Evans MJ ile Malone arasındaki postacı şakasına dikkat çekerek sahaya bir postacı getirip onun üzerinden zıplayarak bir elini havadayken kafasının arkasına alarak Karl Malone smacını vurdu. Paul George tek eline Larry Bird stickerı alıp yan değirmen vururken bir yandan da stickerı yapıştırarak bilindik bir show yaptı diyebiliriz. Son olarak Derrick Williams potaya atıp dönen topu bacaklarının arasında çevirip smaç basmayı denese de başarılı olamayıp düz bir smaçla yarışmayı tamamlamış oldu. Yarışma sonunda benim görüşüm her bir oyuncunun bu ödülü hakettiğiydi. Hani aralarından herhangi biri alsa işte "Şu şu şöyle bir smaç yapmıştı! O niye almadı!" diyemezdik diye düşünüyorum. Keza yapılan oylama sonucu da zaten ilk smaç dışında hakettiğini düşündüğüm Jeremy Evans'a gitti. Az bir fark ile oyların %29'unu alan Evans özellikle çift top smaç yaparak bizleri çılgına çevirmişti.


Yarışmanın sadece smaçlarını buradan izleyebilirsiniz. 

https://twitter.com/#!/dogancelep

Orlando Magic Sezon Ortası Değerlendirmesi

Tabiki ilk önce Dwight Howard'tan başlamak gerek.Nba de oyunun her iki yönünüde çok iyi kullanabilen bir süper yıldız fakat takımdan ayrılacağı dedikoduları takımıda yıpratmış gözüküyor.Neyse ki düğüm çözülüyor gibi  Howard'ın yaptığı son açıklamalarda Orlando'da mutlu olduğunu burada kalmak istediğini söylemesi Orlando cephesinin yüreğine su serpmiştir.Takıma gelecek olursak inişli çıkışlı grafikleri ve oyun kurucu eksiklikleri göze çarpan en önemli etkenler.
Ryan Anderson patlama yılını yaşarken,Hedo iyi başladığı sezonda düşüşe geçmiş durumda.Jameer Nelson hem içeriden hemde 3 sayı çizgisinden kariyerinin en düşük yüzdeleriyle oynuyor oluşu oyun kurucu bölgesinin çözülmesi gereken en önemli yer olduğu açıkça görülüyor.Jason Richardson artık büyük bir skorer değil ama ancak süpriz bir şekilde 4 senelik bir kontrat aldı.

Genel bir değerlendirme yapacak olursak son olarak Howar'ın hala çözümlenmemiş olan kontratı Orlando'nun kafasını karıştıran en büyük konu olarak gözüküyor.Magic'in tüm oyun planı oyun şekli onun üzerine kurulu olduğu için maçlara hazırlık şeklinin onun takımdan ayrılıp ayrılmamasına bağlı.Stan Van Gundy'nin espirilerin kralı ve herzaman öğüt verici bir coach aynı zamanda oyun iyi stratejilerinde ligin en iyilerinden olduğunu biliyoruz.Bundan sonra artık düşüşleri devam mı edecek ? yoksa playoff'lar'a kalıp takımın tekrar eski ruhunu yakalayıp çıkışamı geçerler  hep birlikte göreceğiz.


Olası Top 8 Eşleşmeleri

Öncelikle şuradan grupların puan durumunu verelim.

E grubunda CSKA liderliği garantilemiş durumda. İkincilik içinse önümüzdeki hafta oynanacak Olympiacos - Galatasaray maçı belirleyici olacak. Galatasaray Atina'dan galibiyetle dönerse ya da 1 farklı mağlup olursa top 8'e çıkmış olacak. Efes grup sonunculuğunu garantiledi.


F grubunda 4 galibiyet 1 mağlubiyeti bulunan Siena, son hafta evinde Real Madrid'e 20 farkla yenilmesi ve Bilbao'nun, grubu sonuncu tamamlamayı garantileyen Malaga'yı deplasmanda yenmesi durumunda, ilk ikiyi Siena, Madrid ve Bilbao arasındaki üçlü averaj belirleyecek. Siena'nın genel averajı +70, Bilbao'nun +10, Real Madrid'in ise -5. Şu tabloya bakıldığında Siena'nın gruptan çıkamaması imkansıza yakın görünüyor. Bilbao ise Real Madrid'le olan averaj farkını Malaga karşısında korumaya çalışacak bu durumda. Real Madrid'in 20 farkın altında kalması ya da kazanamaması, Bilbao'nun kazanması durumunda ise Siena 1, Bilbao 2 olarak çıkacak. Bilbao kaybederse, Real kazanırsa, ilk ikiyi Siena ve Real Madrid arasındaki ikili averaj belirleyecek. Galibiyetsiz Malaga Euroleague'e veda etti.

Fenerbahçe'nin yer aldığı G grubunda da işler karışık. Fenerbahçe gruptan çıkmak için Milano'da kazanıp Pana'nın Kazan deplasmanından galip dönmesini bekleyecek. Bu gerçekleşirse Panathinaikos 1, Fenerbahçe 2 olarak top 8'e kalacaklar. Kazan evinde galip geldiği takdirde grubu lider tamamlayacak, Panathinaikos ikinci olacak. Milan'ın herhangi bir şansı kalmadı.



H grubunda ise grup şimdiden şekillendi. Namağlup Barcelona ilk sıradan çıkmayı garantiledi. Bu sene Euroleague'de büyük sürpriz yapan Bennet Cantu ise Maccabi karşısında ikili averajı kaybettiği için grubu 3. sırada tamamladı. Maccabi 2. olarak top 8'e çıkarken, Sloven ekibi Zalgiris galibiyetsiz kalarak sonuncu oldu.

Şimdi de olası top 8 eşleşmelerine bakalım.

E grubu birincisi (CSKA) - F grubu ikincisi (Bilbao, Siena ya da Real Madrdi -yüksek ihtimalle Bilbao-)

F grubu birincisi (Siena ya da Real Madrid -yüksek ihtimalle Siena-) - E grubu ikincisi (Olympiacos ya da Galatasaray)

G grubu birincisi (Pana ya da Kazan) - H grubu ikincisi (Maccabi)

H grubu birincisi (Barcelona) - G grubu ikincisi (Pana, Fener ya da çok düşük bir ihtimalle Kazan)

Top 8 eşleşmelerinden galip gelen 4 takım İstanbul'daki Final Four'da boy gösterecek ve Avrupa'nın en büyüğü olmak için mücadele edecekler. Final Four için kişisel tahminim, top 8'deki eşleşmelere göre, CSKA, Siena, Pana, Barca ya da CSKA, Siena, Maccabi, Pana şeklinde. Neler olacağını bekleyip göreceğiz.

26 Şubat 2012 Pazar

Bir Yatırım Aracı Olarak Yıllık

     Hikayeyi ezberledik artık. Palo Alto doğumlu bir asian-american, ailesi belki de kültürlerinin bir parçası olarak oğullarının eğitimine devam etmesini istiyor. Fakat Palo Alto HS da başlayan basketbol macerasını sonlandırmayı düşünmüyor Jeremy Lin. Neye göre değerlendirme yaptıklarını gerçekten merak ettiğim kolej scoutları da, bu adamın yaptığı spor bursu başvurularını reddediyorlar. Yıllardır sayamayacağımız kadar çok oyuncuyu allayıp pullayıp milyonlarca dolarlık kontrat aldıran scoutlar ona bir şans vermiyorlar. Neyse ki bu hem çevik hem zeki olan adam Harvard'dan aldığı eğitim bursuyla orada devam ediyor kariyerine. 1,450 sayı, 450 ribaund, 400 asist ve 200 top çalma yapan ilk Ivy League oyuncusu oluyor. Ama bunlarda yetmiyor, zira oynadığı lig Division I'ın yakınından geçmiyor; aynı kolej öncesi olduğu gibi, NBA scoutları da onu görmezden geliyor. Summer League, Warriors , NBDL, Rockets maceralarında da pek göze batacak performanslar sunmuyor önümüze. Son durağa geldiğimizde de Linderella(Super Lintendoyla birlikte şahsi favorim) masalı başlıyor. Sakatlıklardı falan derken kendini rotasyonda buluyor Lin ve 4 Şubat gecesi Nets karşısında 25-5-7 yapıyor ve kariyer maçını oynuyor, ee tabi şimdilik... Bir önceki gece Boston karşısında aldığı 6 dakikalık sürede yaptıklarının D'Antoni koçu çok fazla etkilediğini düşünüyorum(!) 4 Şubat gecesine kadar her şey böyleydi. Ama Lin bu sporun sadece parke üzerinde olmadığını görmemiz için önemli bir fırsat yarattı. Deney için ortam koşulları hazırdı; sıra artık yıllardır en ufak bir kıvılcım bekleyen New Yorkerlara ve dünya nüfusunun neredeyse 6 da 1ine gelmişti.
     Önce yakından başlayalım, hatta direk içerden başlayalım. Madison Square Garden sadece Knicks'in maçlarını oynadığı yer değil, aynı zamanda Knicks'in sahibi olan şirketin de ismi(Şehrin WNBA ve NHL takımlarıyla, salon ve salonun içindeki işletmelerin operasyonları da bu şirketin elinden geçiyor). MSG Co. hisseleri Melonun takası ve Amarenin sözleşme imzalamasıla pozitif yönde hareketlenmişti. Bütün takımlar gibi, lokavtın açıklandığı 4 Ekim'de inişe geçen hissseler, son 1 senenin en düşük seviyesine gelmişti.Ligin başlayacağı haberiyle lokavt öncesine dönen hisselerin aynı seviyede devam etmesi beklenirken Jeremy Lin sahneye çıktı ve hissebaşına fiyat 3 Şubatta 29$ iken 22 şubatta 33$ seviyesini gördü. NASDAQ'daki toplam değeri ise 139 milyon $ arttı MSG Co.'nun. Yani yaklaşık %10-15 arası bir değişimden bahsediyoruz. Amerikan şirketlerinin çalışanlarını motive etmek için kullandığı stock option fırsatı acaba Lin'e de mi verildi merak ediyorum ve sözleşmeyi görmek istiyorum.
      İşi biraz şirketlerden alıp taraftar boyutuna getirelim. İlk dört maç boyunca Knicks'in maçlarını veren yerel kanal MSG reytinglerini %52 oranında arttırmış. İlk 8 maçı baz alırsak ise %87. Bence bu masalın doruk noktasına ulaştığı Toronto maçını 344.000 kişi evinden izlemiş. Salona dönücek olursak bilet fiyatlarındaki artış ise ortalama %27 oranında, 150$ civarından başlıyor bilet fiyatları.
      Salonun dışında ise olay gittikçe garipleşiyor. Lin burgerlar, Lin and Tonicler, Lintiniler, Lin-Mint Shake ve daha niceleri, MSG etrafındaki barların ve restoranların menülerini süslüyor. Ben & Jerry's ona özel dondurulmuş yoğurt(vanilya, liçi ve kurabiye parçaları) bile hazırlamış, Harvard Square mağazasında satışa sunmuş.
      Hikayenin başlamasıyla beraber gelen forma siparişi taleplerine kimsenin yetişmesi mümkün olmamış ve Lakers maçı öncesi, MSG daki yetkililer buldukları Turuncu ve Beyaz desenler ve sıcak baskı makinesiyle, 200 tane forma bitirmeyi başarabilmişler. NBA Store'a baktığınızda en çok sipariş edilen ürünler arasında Linsanity baskılı ürünler 2 haftadır en yukarıda. Sipariş verildiği zaman ürünün stokta kalmadığı ve en az 5 hafta sonra depodan ayrılacağı söyleniyor. İşin en ironik tarafı ise bu uyarıdan sonra Carmelo Anthony ve Amare Stoudemire formalarının teklif edilmesi.
      Ayakkabı firmaları da boş durmadı bu hikaye karşısında. Nike zaten üretilen bir modelin üzerine Knicks'in renkleri ve Lin'in forma numarası 17'yi kullanarak modifiye edilen bir model sürecek piyasaya. Baştan bir model yaratmaktansa şu andaki Linsanity çılgınlığının rüzgarını arkasına alacak Nike.
      Lin'in bir ortaokul arkadaşı ne yaptı peki? Okul yıllıklarını 2800$ dan satmaya çalıştı. Lin'in fotoğrafları ve imzası olan yıllığa yapılan teklifleri bilmiyorum ama 13 Şubat'a kadar 7 arkadaş teklif yapmış. Ama maalesef alamamışlar. Sahibi yıllığı satıştan çekmiş. Biraz daha bekleyelim daha çok para yapsın demiş olabilir, zira kaybedicek bir şeyi olduğunu sanmıyorum. Adam fırsat maliyetini hesaplayıp risk almış da diyebiliriz. (E-Bay de Jeremy Lin yazarsanız şu anda 21.367 tane ürün satılıyor: çaylak kartları, Harvard forması, Warriors forması gibi ürünler var.)
      MSG'nin etrafındaki spor barları ise işletmecilerini en memnun eden yerler şu sıralar. Sadece ilk çeyreği izleyip giden insanlar artık bütün maçlar kalıyor, yerlerin 4 te 1ini asyalı insanlar dolduruyor. Başına Lin- koyulan herşeyin satması da gelirleri katlamaya yetiyor tabi.
      İşi Yeni Dünya'dan Eski Dünya'ya taşırsak, orada da herşeyin yolunda gittiğini söyleyebiliriz. Lin forması satan yerler-legal ve ya illegal- çoğalıyor. İnsanlar maç saatleri CC5TV'nin başına geçiyorlar, reytingler gayet iyi. Peki küçük problemler yok mu? Jeremy Lin ABD'de doğdu, ailesi Tayvan asıllı, ama Tayvan uluslararası düzeyde Çin'in bir parçası olarak görülmekte: İşler biraz karışık evet. Tayvan milli takımına çağrılan Lin diz sakatlığı bahanesiyle gitmedi. Çin milli takımının da teklifini reddettiği konuşuluyor. Hatta şöyle dedikodular var ki, Jeremy Lin'in dindar bir hristiyan olması Çin'deki komünist hükümeti rahatsız etmiş. Bunların hepsi söylenti tabi, ama sonuçta Lin'in bu ülke hakkında açıklama yaparken dikkat etmesi gerek, çünkü önünde çok büyük bir pazar var. 
        Belki yıllar sürmeyecek, belki de bitti kim bilir? Ama Ming'den sonra yaşanan Yi Jianlian fiyaskosu ancak böyle bir oyunla unutulabilirdi. New York gibi dünyanın en metropolitan şehrinde bunu yapıyorsanız; daha önemlisi bahsettiğimiz ülke ABD ve işin sonunda para var ise o işin sonuna kadar gidilir, en azından bunu bir kez daha gördük.
      Bu yılki maaşı 700.000$ dan biraz fazla Jeremy Lin'in, ve görünen o ki bu parayı kendi başına fazlasıyla çıkarttı.

Üç Sayı Yarışmasına Kevin Love Damgası

 NBA All-Star 2012'de beklediğimiz gibi oldukça çekişmeli bir üç sayı yarışmasını geride bıraktık. Ve bence ki şut stili ve ritim ile alakalı sorunlarının olabileceğini düşündüğüm (ki bunu taraflı tarafsız bir çoğumuz düşünüyorduk) ve hatta sonuncu olacağını tahmin ettiğim Minessota Timberwolves'un yıldız oyuncusu Kevin Love yarışmanın galibi oldu.


 Yarışmanın şöyle bir hikayesine bakarsak James Jones oldukça etkileyici bir başlangıç yaptı ve tam tamına 30 puan üzerinden 22 puan bulup biz ekran başındakileri bile ayağa kaldırırken ilk turda şahsi favorim olan Anthony Morrow'un yanı sıra Mario Chalmers ve Ryan Anderson beklenildiği gibi elendiler. James Jones, Kevin Love ve Kevin Durant arasında geçen sonraki turda James Jones'a şöyle bir baktığımızda "Tamam abi kazandı!" yorumları yaparken bizler ritmini bir türlü yakalayamayıp ilk turun aksine sadece 12 puan toplayabildi. Keza esas çekişme ise Kevin Love ve Kevin Durant arasındaydı. Önce Love 16 sayı attı ve gözler Durant'in üzerine çevrildi. Son atışta 2 puanlık topu sokarak 16 puana ulaşan Durant adeta bizleri de çıldırtarak çekişmenin boyutunu ek bir finale daha taşıdı. Son finalde ise ritmini bozmayarak 17 puan toplayan Kevin Love 14 puan toplayan rakibi Kevin Durant'ı geçerek üçlük yarışmasının galibi oldu
 Açıkçası başlığımda da belirtmeye çalıştığım gibi oldukça şaşırdım. Tabi daha önce de yazdığımız gibi ritim ve gününde olmanın yanı sıra şut yorgunluğunun da büyük etken olduğu bu turnuvada şutunu çok yukarıdan kaldıran Love'ın galip geleceği aklımın ucundan bile geçmiyordu. Lakin en çok şutu attı ve bundan yola çıkarak en çok yorulmasına rağmen birinci gelen Kevin Love'ın bu birinciliği hakettiğini kesinlikle söyleyebiliriz.


Yarışmayı buradan izleyebilirsiniz.




https://twitter.com/#!/dogancelep

Euroleague Top 16 5. Hafta G ve H Grupları

G grubunda temsilcimiz Fenerbahçe Ülker evinde Unics Kazan'ı ağırladı. Maçın son çeyreğine 13 sayı geride giren Fenerbahçe, Bogdanoviç ve Mirsad'ın etkili oyunu ile maçın son dakikalarında oyuna tutunmayı başardı. Roko Ukic'in son saniye basketiyle sarı lacivertli ekip, uzatmadaki etkili oyunu ile rakibini 94-87 yenmeyi başardı ve deplasmanda yediği 6 farkı kapatarak ikili averajda öne geçti. Uzatmanın son dakikalarında önce Bogdanovic'in ardından da Ukic'in yaptığı gereksiz fauller hem koç Spahija'yı hem de maçı izleyen Fenerbahçe taraftarlarını çılgına çevirdi. Kazan'da ise 33 sayı, 6 ribaund, 6 asist ile oynayan Lynn Greer kariyerinin en iyi maçlarından birini eski takımına karşı oynamış oldu. Kazan'da yeni transfer Bostjan Nachbar bu maçta süre almadı. Önümüzdeki hafta Kazan evinde Panathinaikos ile oynayacak ve kazanması durumda Fenerbahçe kupaya veda edecek. Fenerbahçe ise Milano deplasmanından galibiyetle ayrılıp Panathinaikos'un Rusya'da kazanmasını bekleyecek.


G grubundaki diğer maçta Panathinaikos OAKA'da Emporio Armani Milano'yu konuk etti. Deplasmandaki maçı 21 sayı ile kazanan Yunan ekibi sahasında sürpriz bir şekilde kaybetti. Milan'ın bu sonuca rağmen herhangi bir iddiası yok. Panathinaikos ise önümüzdeki hafta Unics Kazan deplasmanında kazanırsa grubu lider tamamlayacak. Sergio Scariolo yönetimindeki Milan, sezon başında yaptıkları flaş transferler ile dikkat çekmişti. Fakat takım sezon içerisinde beklenenin aksine düşük bir performans göstererek top 8'e kalamadı. Çok sayıda yıldız oyuncuya sahip olmalarına rağmen dağınık oyun stilleri ile başarısız bir sezon geçiren İtalyan ekibi bu sene Euroleague'deki en büyük hayal kırıklıklarından biri oldu.

H grubunda namağlup lider Barcelona, sezonun sürpriz ekibi Bennet Cantu deplasmanındaydı. Geneli başa baş geçen ve müthiş bir heyecana sahip olan maçta kazanan İspanyol ekip oldu. Cantu maçın bitimine son 6 saniye kala 1 sayı gerideydi ve son topu kullanması için takımın en deneyimli oyuncusu olan Basile'yi topla buluşturdular. Zor bir şut deneyen Basile, o zor şutu sokabilseydi büyük ihtimalle Cantu top 8'e yükselecek ve sezonun en büyük sürprizini yapacaktı. Bunu gerçekleştiremeseler de sezonun en önemli hikayelerinden birinde başrolde olan Cantu, inanılması zor bir şeyi başarmış durumda. Ayrıca eski Maccabi'li Doron Perkins'in gelişiyle bir kademe daha yükselmiş durumdalar ancak artık hedefleri İtalya liginde Siena'yı durdurmak olacak. Barcelona ise beşte beş ile yoluna devam ediyor ve liderliği garantiledi.


H grubundaki diğer maçta Maccabi Electra evinde Zalgiris'i konuk etti. Grupta hiçbir iddiası kalmayan Zalgiris maça etkili bir oyunla başlayarak ilk çeyreği 14 sayıyla önde kapadı. İkinci çeyrekte yer yer zorlansalar da performanslarını sürdürüp ilk yarıyı 37-33 önde kapadılar. Maça ağırlığını son çeyrekte koyan Maccabi sahadan 70-66 galip ayrıldılar ve Cantu'nun da yenilmesiyle gruptan çıkmayı garantilediler. Top 8'e kalmayı başarsa da etkileyici bir performans gösteremeyen Maccabi, top 8'de Pana ya da Kazan ile karşılaşacak ve performansları bu şekilde devam ederse final four görmeleri çok zor gözüküyor.

25 Şubat 2012 Cumartesi

NBA | Rüya Takım'ın 2012 Programı Belli Oldu







ABD Basketbol Federasyonunun 16 Ocak tarihinde ABD Basketbol Erkek Milli Takımı finalisti olarak seçtiği 20 kişilik liste, 2010 Dünya Şampiyonasında altın madalyayı kazanan ABD takımının 10 üyesi, 2008 Olimpiyatlarında altın madalya kazanan 8 oyuncu ve iki milli takım oyuncusundan oluşuyordu.

2012 ABD Milli Takımı için finalist olarak belirlenen oyuncular: LaMarcus Aldridge (Portland Trail Blazers); Carmelo Anthony (New York Knicks); Chauncey Billups (Los Angeles Clippers); Chris Bosh (Miami Heat); Kobe Bryant (Los Angeles Lakers); Tyson Chandler (New York Knicks); Kevin Durant (Oklahoma City Thunder); Rudy Gay (Memphis Grizzlies); Eric Gordon (New Orleans Hornets); Blake Griffin (Los Angeles Clippers); Dwight Howard (Orlando Magic); Andre Iguodala (Philadelphia 76ers); LeBron James (Miami Heat); Kevin Love (Minnesota Timberwolves); Lamar Odom (Dallas Mavericks); Chris Paul (Los Angeles Clippers); Derrick Rose (Chicago Bulls); Dwyane Wade (Miami Heat); Russell Westbrook (Oklahoma City Thunder); ve Deron Williams (New Jersey Nets).

ABD Basketbol Erkek Milli Takımının 2010-2012 programı yine 2005’ten bu yana ABD Erkek Milli Takımının genel direktörlüğünü yapan Colangelo tarafından belirlendi.

Onur Listesinde bulunan danışman Krzyzewski yönetimindeki antrenör ekibinde antrenör yardımcıları olarak Syracuse Üniversitesinde antrenörlük yapan ve Onur Listesinde bulunan antrenör Jim Boeheim, New York Knicks baş antrenörü Mike D'Antoni ve Portland Trail Blazers baş antrenörü Nate Mc Millan bulunuyor.
ABD Basketbol Federasyonu tarihe geçen erkek milli takımı programını 2005'te başlattı ve 2005-2008 yılları arasındaki takım maçlarını 2008 Pekin Olimpiyatlarında kazandığı muhteşem bir altın madalyayla taçlandırdı. Colangelo ve Krzyzewski ABD Milli Takımıyla çalışmaya başladığından bu yana ABD 49-1’lik muhteşem skoru elde etti (1000’de 980 kazanma yüzdesi), aynı derecede önemli bir başka başarı da ABD milli takımının yeniden kurulması ve takım üyelerinin Birleşik Devletler ve spor için pozitif elçiler haline gelmesi.

ABD takımı, 2005-2008 dört yıllık dönemini 8-0 sonuçlandırarak ve 2008 Pekin Olimpiyatlarında, ABD için altın madalyayı geri kazanarak bu dönemin zirvesine oturmuştu. Pekin’de kazanılan bu madalya, 2000 yılından bu yana, ABD’nin büyük bir uluslar arası etkinlikte elde ettiği ilk madalya. ABD Milli Takımı aynı zamanda 2007 FIBA Kuzey ve Güney Amerika Şampiyonasında 10-0’lık bir sonuçla altın madalya kazanarak 2008 Olimpiyatlarına katılma hakkı kazanmıştı. Programın ilk yılında ABD, Japonya’da düzenlenen 2006 FIBA Dünya Şampiyonasında 8-1'lik bir sonuçla bronz madalyayı kazanmıştı.

2010’da, Colangelo ve Krzyzewski ABD Dünya Şampiyonası takımını bir araya getirmiş ve bu takım İstanbul’da 9-0’lık bir sonuçla altın madalyayı kapmıştı. Bu madalya, ABD’nin FIBA Dünya Şampiyonalarında 1994’ten bu yana aldığı ilk altın madalya olmuştu.

1992’de ABD Basketbol Takımının ilk kez efsanevi NBA yıldızlardan oluşturulmasının ardından, NBA oyuncularından oluşan ABD Basketbol Milli Takımları 14 büyük çaplı uluslar arası basketbol müsabakasının 11’inde altın madalya kazanmış; bu müsabakalarda 109-7’lik genel skor (1000’de 940 kazanma yüzdesi) ve hazırlık maçlarında 37-1’lik skor (1000’de 974 kazanma yüzdesi ) elde etmişti.


2012 ABD Basketbol Erkek Milli Takımı Programı

5-12 Temmuz Las Vegas Antrenman / Hazırlık Maçı -
6-11 Temmuz (12:00-15.00) ABD Takımı Antrenmanı
12 Temmuz (18.00) ABD- Dominik Cumhuriyeti Thomas & Mack Center, Nevada Las Vegas Üniversitesi
13-16 Temmuz ABD Antrenman / Hazırlık Maçı – Washington
13-15 Temmuz ABD Takımı Antrenmanı Washington
16 Temmuz (20.00) ABD – Brezilya Hazırlık maçı Verizon Center, Washington
17-19 Temmuz ABD Antrenman / Hazırlık Maçları - Manchester, İngiltere
17-18 Temmuz ABD Takımı Antrenmanı Manchester, İngiltere
19 Temmuz (19.30) ABD – Büyük Britanya Hazırlık maçı Manchester Arena, Manchester, İngiltere
20-25 Temmuz ABD Antrenman / Hazırlık Maçları – Barselona, İspanya
20-21 Temmuz ABD Takımı Antrenmanı Barselona, İspanya
22 Temmuz (21.30) ABD – Arjantin Hazırlık maçı Palau Sant Jordi, Barselona, İspanya
23 Temmuz ABD Takımı Antrenmanı Barselona, İspanya
24 Temmuz (21.30) ABD – İspanya Hazırlık maçı Palau Sant Jordi, Barselona, İspanya
25 Temmuz ABD Takımı Antrenmanı Barselona, İspanya

24 Şubat 2012 Cuma

Gecenin en guzel 10 hareketi (23 subat 2012)


NBA'de Bugün - 23.12.2012



Knicks 88 - Heat 102

7 maçtır kazanan ve özellikle D.Wade'in eski performansına yavaş yavaş dönmesiyle birlikte bir ivme yakalayan Heat, all star arasına galibiyetle girmeyi başararak üst üste 8. galibiyetine ulaştı. Özellikle bu sene geçen seneden farklı olarak Wade ve Lebron dışında C.Bosh'un kritik anlarda sorumluluk alarak devreye girmesi, Heat'i durdurulamaz bir takım haline getirmeye başladı. Dün gece L.James 20 sayı 9 ribaund 8 asist 5 top çalma ve 2 blok, D.Wade 22 sayı 5 asist 5 ribaund, C.Bosh ise 25 sayı 8 ribaund ile oynadı.

Maça Knicks cephesinden bakacak olursak, J.Lin rüyasının başladığı günden beri bambaşka bir takım hüviyetine bürünen Knicks bir anda kendisini playoff potasının içerisinde buldu. Dün ise J.Lin son 10 maç içerisindeki en kötü performansını ortaya koydu.8 top kaybı yaptı ki, bunların çoğu çok basit top kayıplarıydı. Yüzde 9 şut yüzdesi ile oynarken sadece 1 saha içi isabeti bularak maçı 8 sayı 6 ribaund ile tamamladı. C.Anthony 19 sayı 7 ribaund J.R.Smith'in 14 sayısı Knicks'e yetmedi.

Magic 78 - Hawks 83

Hawks dün gece Magic karşısında kötü gidişe bir dur demeyi başardı ve araya moralli girdi. J.Johnson sakatlandıktan sonra skor gücü iyice düşen Hawks'da dün sahneye J.Pargo çıktı. 19 dakikada 15 sayı atarak takımı ateşleyen Pargo'nun yanı sıra maçın en skorer ismi 22 sayı 12 ribaund ile oynayan J.Smith oldu. Hawks bu galibiyet ile Magic ile arasındaki galibiyet farkını da 1,5 maça indirmeyi başardı.

Magic cephesinde ise Howard'ın her kötü oynadığı maçın ardından gündeme gelen takas söylentileri bu ara biraz duruldu. Ama dünkü maçta takım olarak kötü olan bir Magic vardı. Eğer elinizde Howard gibi bir silah varsa, ve siz hucumlarda bu silahı çok az kullanıp sürekli dış atışlara yönelirseniz mağlubiyet kaçınılmaz olur. Dün 7-32 gibi kötü yüzdeyle dış atış kullanan Magic'te 39 dakika sahada kalan Howard sadece 7 şut kullanarak 12 sayı 12 ribaund ile karşılaşmayı tamamladı. Temsilcimiz Hiidayet'in 11 sayı 3 ribaund 4 asist ile tamamladığı mücadelede Magic'in en skorer ismi 13 sayı üreten J.Redick oldu.

Lakers 85 - Thunder 100

Bir önceki gece zorlu bir karşılaşmanın ardından Dallas'ı deplasmanda mağlup eden Lakers, bu gece bu sefer batının zirvesindeki takımla karşı karşıya geldi. Aslında maçı da dengede götüren, en azından farkın son anlara kadar çift hanelere çıkmasını önleyen ve maçın içinde olan Lakers son periyotta üst üste gelen hızlı hucumlarla direncini kaybetti. %29 şut yüzdesi ile 24 sayı kaydeden K.Bryant ve 22 sayı 9 ribaund ile oynayan P.Gasol Lakers'ın en skorer isimleriydi.

Thunder cephesinde ise normal sezonda şu anda işler yolunda gidiyor. Tabii ki playoff için bunun yeterli olup olmayacağını bilemeyiz ama her ne kadar iyi giderlerse gitsinler takım olarak eksiklikleri var. Tabii bunu ayrı bir yazı olarak yazarız ilerleyen günlerde. Dün gece Thunder cephesinde K.Durant 33 sayı 6 asist 4 ribaund 3 top çalma ile oynarken, R.Westbrook 19 sayı 6 asist ve J.Harden 16 sayı ile galibiyete katkıda bulundular.

Spurs 114 - Nuggets 99

2 gece önce Portland bozgununa uğrayan Spurs'ün bu maçta Parker ve Duncan'ın dönüşleriyle birlikte eski kimliklerine kavuştuklarını gördük. Oyuncularına herkesin neyi, nasıl oynayacağını, kısaca rollerini ezberleten Gregg Popovich'in takımı adeta makine düzeninde oynamaya devam ediyor. Bu maçta henüz ilk yarı sonunda 26 sayılık farkı yakalayan Spurs'te 6 oyuncu çift haneli rakamlara ulaşmayı başarırken, ilk beş oyuncularının hepsi 16 ve üstü sayı üretti. En skorer isim 28 sayı 12 ribaund ile oynayan D.Blair olurken, T.Duncan 18 sayı 9 ribaund, T.Parker 16 sayı 12 asist ile katkıda bulundu.

Denver cephesinde ise son 10 maçta alınan 7 mağlubiyet bir anda kendilerini playoff potasının dışında bulmalarına neden oldu. Bu maçta hiçbir varlık gösteremeyen Nuggets'da C.Brewer 23 sayı A.Miller ise 20 sayı 7 asist ile oynadı.

Euroleague Top 16 5. Hafta E ve F Grupları

E grubunda iki temsilcimizi karşı karşıya getiren maçı Galatasaray 64-56 kazandı. Maçın genelini önde götüren ekipte, Shipp ve Gordon'ın etkili dış alan savunmaları ile Andric'in hücumdaki performansı maçı kazandıran etkenler oldu. Efes ilk maçta rakibine kurduğu ribaund üstünlüğünü bu maçta gerçekleştiremeyince maç boyu zor anlar yaşadı. Bunun yanı sıra Galatasaray maçın bazı bölümlerinde Barac'ı durdurmakta zorluk çekse de maçın kontrolünü rakibine vermeyerek maçı kazanmayı başardı. Efes'te Barac dışında göze çarpan oyuncular, skorer oyunu ve aldığı 8 ribaund ile Sasha Vujacic ve takıma getirdiği dinamizmi ve etkili savunmasıyla Lafayette oldu. Galatasaray'da Cevher sakatlığı nedeniyle süre alamazken, Efesli Batista ilk yarıda sakatlanarak oyundan çıktı ve maça dönemedi. Bu sonuçla Efes eurolig'e veda ederken, Galatasaray önümüzdeki hafta Olympiacos deplasmanında alacağı galibiyet veya bir farklı mağlubiyet ile gruptan çıkmasını sağlayacak bir pozisyona yükseldi. Maçın boxscore'u.



E grubundaki diğer maçta CSKA, Olympiacos'u 96-64 mağlup ederek gruptan lider çıkmayı garantiledi. Maça 10/10 üçlük isabetiyle başlayan ve ilk yarıda farkı 28'e çıkaran Rus ekibinin koçu Kazlauskas, maçın devamında benchteki oyuncularına şans verdi (ki bu oyuncuların arasında Lavrinovic, Shved, Vorontsevich, Kaun, Ponkrashov gibi üst düzey oyuncular var). CSKA'nın rahat kazandığı maçla ilgili akılda kalan en önemli olay, Yunan ekibinde Spanoulis'in Dorsey'e panyadan verdiği harika pas oldu. CSKA önümüzdeki hafta grupta sonunculuğu kesinleşen Efes ile oynayacak. Maçın detaylı istatistikleri burada.

F grubunda grup lideri Montepaschi Siena ilk mağlubiyetini Bilbao karşısında aldı. Bir önceki maçta Real Madrid'i muazzam bir oyunla farklı mağlup eden Bilbao, Siena'yı da 60-59 yenerek formunu sürdürdü. Neredeyse tamamı kafa kafaya geçen maçta son dakikalar büyük heyecana sahne oldu. Son hücumda önce büyük bir hata yaparak basket yiyen ve son 6 saniye kala 1 sayı geri düşen Bilbao'da son topu basket yaparak maçı kazandıran isim Raul Lopez oldu. Lopez'in yanı sıra Bilbao'nun iki önemli uzunu Banic ve Fischer da performanslarıyla dikkat çekti. Koçları Katsikaris önderliği ve sağlam zemine oturmuş sistemleriyle günbegün daha iyi oyun oynayan Bilbao'yu izlemek gerçekten çok keyifli. Geçen sezonki ACB finalinden sonra bu sene Euroleague'e katılan ve azımsanmayacak bir başarı gösteren bu takımı takdir etmek gerekiyor. Önümüzdeki hafta grubun iddiasız takımı Unicaja Malaga'yı yenerlerse ve Real Madrid, Siena deplasmanından mağlup ayrılırsa (veya Bilbao'nun Malaga'ya atacağı farktan 15 fazla fark atamazsa) Bilbao top 8'e kalmış olacak ve büyük bir başarıya imza atacaklar. Detaylı istatistiklere buradan ulaşabilirsiniz.


F grubunun diğer maçında iki İspanyol ekibi karşı karşıya geldi. Real Madrid sahasında galibiyetsiz rakibi Unicaja Malaga'yı 86-65 yenerek gruptaki üçüncü galibiyetini aldı. İlk yarısı başa bas geçen maçta ev sahibi ekip ikinci yarıda özellikle Miroticin etkili oyunu ile farkı açtı ve galibiyeti aldı. Maçla ilgili dikkat çeken bir olay da Unicaja'da ilk beş başlayan 91 doğumlu Augusto Cesar Lima'ydı. Euroleague'de sezonun şimdiye kadar oynanan bölümünde fazla süre alamayan genç oyuncu bu maçta 25 dakika süre alarak 12 sayı, 7 ribaund, 2 blokluk etkileyici bir performans sergiledi. Brezilyalı genç oyuncu 2012 Nba Draft'ına katılacak ve muhtemelen ikinci turdan seçilecek. Maçla ilgili detaylı istatistikler burada.

NBA 2012 All-Star Üçlük Yarışması


 NBA 2012 All-Star organizasyonunda üçlük yarışmasına katılacak isimler de belli olmuş bulunmakta. Orlando'da yapılacak olan büyük organizasyonda üçlük yarışmasına katılacak 6 isim şöyle: Kevin Love (Minnesota Timberwolves), James Jones (Miami Heat), Mario Chalmers (Miami Heat), Kevin Durant (Oklahoma City Thunder), Ryan Anderson (Orlando Magic), Anthony Morrow (New Jersey Nets)



 Listeye şöyle bir göz attığımızda sezonun şu anki maçlarına bakılırsa 80 üçlük atan Ryan Anderson en çok üçlük isabetinde bulunan oyuncu ve aynı zamanda %30 ile oynuyor üçlük isabetinde. Miami guardı Mario Chalmers %46 ile gayet başarılı bir yüzdeye sahip ve yine takım arkadaşı son şampiyon James Jones şu ana kadar %42 ile atmakta. Keza etkinlikte "#3 Drazen Petrovic" forması ile boy gösterecek olan Anthony Morrow'un isabet oranı ise %40. All-Star Kevin Love %34 ile atarken bir diğer All-Star Kevin Durant ise %34 ile isabet bulmakta. Ayrıca belirtmeliyiz ki Durant sakat olan Joe Johnson'ın yerine yarışmaya sonradan dahil oldu.

 Kişisel yorumuma gelince bizleri oldukça çekişmeli bir üç sayı mücadelesi beklediği aşikar. Yukarıda belirttiğimiz yüzdeler de bizlere çoğu şeyi anlatıyor açıkçası. Ama yinede bunun bir yarışma olduğunu ve gününde olmanın ne kadar önemli olduğunu da unutmamak gerek. Joe Johnson'ın performansını merakla beklerken ani sakatlığının neticesinde Kevin Durant'ın yarışmaya alınması yine aynı merakı bizlere sağladı diye düşünüyorum. Son şampiyon James Jones'un ise yine sahne alması rekabeti iyice arttıracaktır. Bizleri sonucunu tahmin etmesi çok zor bir etkinlik bekliyor. Şahsen benim gönlüm şut stiline kadar beğendiğim Anthony Morrow'dan yana. Kaçırmamanızı tavsiye ederim.


https://twitter.com/#!/dogancelep